13 Aralık 2009 Pazar

ALIŞMAYA ÇALIŞMAK DİYE BİRŞEY YOK


alışmaya çalışmak diye birşey yok alışmak zorundayım,Yıllarca değil,yıldızlarca uzaksın bana..

"Dilime dolanmış adınla başlıyorum sonu gelmez satırların en başına..."
Sana dair harflerim, kalemimden akan mürekkebe bulaştı yine …
Yazdığım her bir satır, keşkelerin dudağıma hapsolduğu buruk bir tebessüm,
suratıma çarpıyor senden yansıyanlarla...
Acıtıyor canımı, sızısı yakıyor genzimi, ağlamaklı oluyor gözlerim,
yaşlar inat ediyor yanaklarımdan süzülmek için…
İlk defa pişmanlık duyuyorum oysaki…
Ve ilk defa kelimelerimin peşinden kalemimi isteyerek koşturuyorum...
-"Belki bir anda, bir virgülde veya ucu açık kalmış cümlemin sonundaki üç noktada seni yakalar umuduyla..."
En yakınımken uzağımdın.
Şimdi benden öte bensin ki ben bana t-uzağım…
Kin tutmaz kalemim bilirsin.
Sen kapatsanda c-ismimin üstüne son sayfanı
bu masalın devamını bir ömür bekler yüreğim…
Sana git diyebilmek için kaç alfabe satın aldım z-amansız pazarlıklarla bilsen.

Tüm kırgınlıklarımı çıkarıp kumbaramdan saydım bir “git” etmedi.
Yanında “me”si olmayan bir git yakıştırılmadı sevdama…
Ama çok istiyorsan işte orda; alfabemin kıyısında bir “git”…
Eksik mahzun çaresiz…
İster al git, istersen k-al git-me..
Öyle içimdesinki boşuna bu çabalarım,doğru kelimeleri aramalarım
Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var.
Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor.
Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.
Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu.
Bende ki.Çok başka bir şey.

Su toplamış göz bebeklerime batırdığın çuvaldızlar kendine iğnesiz şimdilerde.
Başkasına başkalaşmayacak değilsin! Yeter ki rahat bırak…
Kaç alın yazdıysan bana,kendimin saydım biliyorsun.

Harab oldu duygular, ezildi umutlar, kırıldı can...
Ve can kırıkları batmaya başladı en can alıcı yerlere…
Kanıyor…Kanatıyor…Kan ağlıyor...
"Bir zamanlar canımın attığı "sen", canımı yakıyor artık.."
Ya yakmalı senin için biriktirdiğim tüm harflerimi...
Ya da yazmalı...
Kalemimle beraber bitene kadar "seni"…




Bakışlarım çekiliyor tanıdık suretlerden ellerim düşüyor iki yan/sızlığ/ıma.
Kumbaramda bunca zaman birikmiş alın yazısı toprağım burnumda tütüyor.
Ömrümün acıya en yakın bakışı oluyorum.
sen yeterki sus,cevap verme.. susss sss…!?
ben biraz temize çekeyim ömrümü gel/em/iyorum…!?


Biz sadece bugünü öldürdük… Bugünse ‘biz’ i ...



Kırgınlarımı tamır etmeyı ögrenemedım..Eger bedelı ödenecekse bır gün bu illetin
Ben zaten başkalaşarak ödüyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder